KUTLU DEVLET YOLUNDA UÇAN KOR BELASI
Oğuz Boyunda bu sabah bir telaş vardı. Utkan Bey, Kurt obasının beyiydi. Kurt obası bozkırın en güzel yerinde kurulmuştu. Derenin yanında, yemyeşil çayırlarda sanki cennetten bir köşeydi. Kurt resimli, mavi oba sancağı görkemle dalgalanıyordu. Utkan Bey, Hanlar Hanı Başbuğ Han’ın büyük oğluydu. Herkes tarafından sevilir, yiğitliği ve cömertliği ile Oğuz Boyunda nam salmıştı. Kardeşi Baykan Bey ise Boğa obasının beyi olup boğa resimli, kırmızı oba sancağı altında yaşardı. İki kardeş geçinemediği için babaları Başbuğ Han obaları ayırmıştı. Başbuğ Han, Uçan Kor belasından obayı korumak için iki oğlunu yanına çağırdı ve onlarla Oğuz Atası Dede Korkut’a gitti. Dede Korkut, Oğuz Boyu’nun en bilgesiydi. Sözü herkes tarafından dinlenen ve fikirlerine değer verilen bir kişiydi.
Başbuğ Han, Dede Korkut’un çadırında Uçan Kor hakkında şunları söyledi:
—Ulu dedem, Ne olacak obamızın hali? Nasıl kurtuluruz bu Uçan Kor’dan?
—Hanlar Hanı Başbuğ Han’ım, biz bir olursak karşımızda hiçbir şey duramaz. Türk korkusuzdur ama “Birlikten kuvvet doğar “der, atalarımız.
Söz isteyen Utkan Bey şöyle dedi:
—Uçan Kor ile karşılaştık ama bir çare bulamadık onu yenmeye.
Tuğra Bey söze katılır:
—Ne yapıp edip, yaşadığı yeri bulmalıyız.
Bu konuşmaları çadırın dışından sessizce dinleyenler vardı. Sarı Alp, Kara Tosun ve Cankız. Bu çocuklar obanın neşe kaynağıydı. Bu konuşulanları dinledikten sonra aralarında plan yapıp Uçan Kor’u takip etmeye karar verdiler.
Uçan Kor; dört gözlü, koca ağızlı, kanatlı Oğuz Boyunda korkulan bir canavardı. Ara ara obalara gelir ve yiyecek isterdi. Kimse karşı çıkmaz, istediklerini verirdi. Nerede yaşadığını bilen yoktu.
Bir gün Uçan Kor, kurt obasına gelip:
—Nerede benim yiyeceklerim bre fakirler! Tez hazır edin!
Bizim üç arkadaş onu görünce hemen onu takip etmeye karar verdiler ama nasıl yetişeceklerdi ona? O uçuyor, bunlar yürüyordu. Akıllı çocuklardı tabii ki bunu düşünmüşlerdi. Verdikleri yiyecekleri her zaman bir kilime sararlar ağzını bağlayıp teslim ederlerdi. Uçan Kor bu kilimi ağzıyla tutup uçarak götürürdü…
Bu sefer plan harikaydı yiyecekleri sardıkları kilimin altına bir delik açtılar ve yiyecek olarak da hep ufak ekmek parçaları koydular kilime. Uçan Kor bu kilimi ağzına alınca uçarak evine gidecek ama kilimin altından ekmekler yere dökülecek ve o izi takip edecekti bizim çocuklar. Uçan Kor her şeyden habersiz kilime sarılı yiyecekleri aldı ve obadan uzaklaştı ama izleri takip eden çocuklar Uçan Kor’un yaşadığı Kaf Dağı’ndaki mağarayı buldular. Mağaranın kapısı kapalıydı içerde olmalı diye düşündüler ve beklemeye başladılar. Bir zaman geçtikten sonra mağaranın kapısı açıldı ve Uçan Kor mağaradan çıktı, mağara kapısına şöyle seslendi:
—Kapan kapı kapan! Büyük bir gürültüyle kapı kapandı.
Bunu gören çocuklar çok şaşırdılar. Uçan Kor gidince mağaranın kapısında beklemeye başladılar. Bir müddet sonra Uçan Kor geldi ve mağara kapısına bu sefer:
—Açıl kapı açıl! Dedi ve kapı ardına kadar açıldı.
Bu sırada çocuklardan biri hapşırdı hepsi çok korktular ama yakın olmalarına rağmen Uçan Kor onları duymamıştı.Sarı Alp bu olaydan sonra Uçan Kor’ un kulağı olmadığını ,duyamadığını fark etti.Bu çok önemli bir bilgiydi.Hemen obaya dönüp olan biteni Dede Korkut ‘a anlatacaklardı..Dede Korkut:
—Yaptığınız çok yanlıştı çocuklar. Öncelikle bizleri gizlice dinlemişsiniz. Unutmayın kimse gizlice dinlenmez. Bir de haber vermeden nasıl obadan ayrılırsınız?
Cankız cevap verdi:
—Dedem çok haklısın, özür dileriz. Cezamız ne ise çekmeye razıyız ama sana anlatacaklarımız çok önemli, dedi ve olanı biteni bir bir anlattı. Dede Korkut onları dikkatle dinledi ve sakalını sıvazlayarak:
—Aferin çocuklar size. Çok iyi iş çıkarmışsınız.
Çocuklardan dinlediklerini Hanlar Hanı Başbuğ Han’ a anlattı. Başbuğ Han çocukları Utkan Bey ve Baykan Bey’i bu iş için görevlendirdi. Utkan Bey ve Baykan Bey bir olup Başbuğ Han’a söz verdiler. Uçan Kor’un Kaf Dağı’ndaki mağarasına gizlice gidip beklemeye başladılar. Uçan Kor mağaradan içeri girdi. Gece olmasını bekledi bizim yiğitler. Gece çökünce mağara kapısına gelip:
—Açıl kapı açıl, dediler ve kapı büyük bir gürültüyle açıldı. İçeri girdiler uyuyan belalıları Uçan Kor ‘u beraberce oracıkta bertaraf ettiler. Obaya dönen beyler çok mutluydu. Hanlar Hanı Başbuğ Han ise en mutlusuydu. Hem oğulları barışmış hem de obanın belası Uçan Kor’dan kurtulmuşlardı. Emir verdi Hanlar Hanı Başbuğ Han:
—Toy kurulsun! Oba toplansın en mutlu gün bugündür! Allah’ın bize bu lutfuna karşı biz de 40 koyun kesip fakirleri doyuralım. Şenlik başlasın!
Dede Korkut söz istemiş:
—Bu mutlu günümüzde bize yiğitliklerini gösteren Utkan Bey ve Baykan Bey’i kutlarız ama gerçek kahramanlar “Sarı Alp, Kara Tosun ve Cankız’dır” Onları da unutmayalım, demiş ve duasını etmiş:
—Yücelerden yüce Allah’ımız.
Kabul olsun Dualarımız.
Obalarımız bir olsun,
Dünya’da örnek olsun.
Tüm oba “Aminn” demiş, birlik ve beraberlikle daha da güçlü olunacağına kanaat getirmiş. İki oba birleşip ileride Dünya’ya örnek gösterilecek bir imparatorluğa(Osmanlı İmparatorluğu) bu şekilde dönüşmüş.