OĞUZ KAAN
Günlerden bir gün Oğuz boyunun soylu hakanı Oğuz Kaan han tüm soylu oba beylerini ve tüm çerilerini etrafına topladı. Bilge sahibi erdemli Dede Korkut da yanı başındaydı. Türk yurdunun yanı başında olan Rum diyarına doğru yeni bir savaşa gideceğinin müjdesini verdi. Tüm bey ve çerilerin savaş için hazırlık yapmalarının buyruğunu verdi. Dede korkuttan dua istedi. Ertesi gün kılıcını ve kalkanını alarak, obasındaki çadırın eşiğinden adımını atıp, atı Yağıza bindi. Evdeki Asena Hanıma veda ederek, gümüş kamçısını atına vurup, sefere çıktı. Tüm ordu peşi sıra günlerce yürüdüler, tanrı dağının yamaçlarında ordunun dinlenmesi için buyruk buyurdu. Burası Rum diyarına çok yakın bir civardaydı. Rum diyarında neler olduğunu anlamak ve haber almak için iki çerisini casus olarak yolladı. O gün Oğuz Kaan ve tüm ordusu dinlendi. Savaştan önce Oğuz töresi gereği savaş kazanmak için Allah’a yalvarıp kurban kestiler. Sabah olunca tüm güçlü ve yiğit askerleri ile birlikte Rum diyarına doğru hareket ettiler. Yolda Oğuz Kaan’ın casusları hazırlıksız bulunduklarını söylediler. Oğuz Kaan ve yanındaki yoldaşları bu habere çok sevindiler. Rum kalesine saldırıp, birçoklarını öldürüp, birçoklarını tutsak ettiler. Rumların uğursuz heykellerini de yıkıp yaktılar. Savaş bittikten sonra yüce hakan Oğuz diyarına adamlar gönderip haberini yollayıp büyük bir tören ve ziyafet düzlenmesi buyruklarını verdi.