YALANCININ MUMU YATSIYA KADAR YANAR
Türklerin Yurdu olan Anadolu'da sık sık şölenler düzenlenirdi. Gündoğdu obasındaki Yiğit Beyler de büyük bir şölenin hazırlığını tamamladılar, başka obalarda elçiler göndererek oradaki beyleri de davet ettiler. Davet edilen Beyler kopuzları ile davete geldiler. Muhammed Bey ile ağabey Yusuf Bey obanın yakınlarında bulunan bir handa bekliyorlardı. Misafirlerini karşılamakla meşgul olan Ömer Bey'in aklı Han'a gönderdiği oğullarında kalmıştı. o günlerde eşkıyalar sık sık hanları basardı. Ama yine de obanın yiğitleri olan iki kardeş şölene davet edilen çok önemli bir misafiri karşılamaya gittiler.
Bu misafir soyu Sultan Alihatin’e dayanan bir alimdi. Bu alemi istemeyen düşmanları onun davetli olduğu obada tuzak kurmuşlardı. Ak saçlı nur yüzlü cömert ve dürüst olan bu alimi kahraman kardeşler sağ selamet obaya götürdüler. ObadaYiğit Ömer Bey değerli alimi karşısında görünce çok sevindi. Bir görevi daha layıkıyla yerine getiren oğulları ile gurur duydu.
Şölen büyük bir coşkuyla başlamıştı. Bu arada alimin düşmanları da boş durmuyordu. Bu değerli alim hakkında yalan haberler yayıyorlardı. Alime olan güveni tam olsa da obadaki bu çirkin haberi engellemek isteyen Ömer Bey bu meseleyi Dede korkuttu danıştı. Olayı daha iyi anlayabilmek için Dede Korkut alimin düşmanlarını takip etmeye başladı. Kötü adamların değerli alimi iftira atmaları için para karşılığı adam tuttuklarını gördü. Şahitler ve kanıtlarla birlikte obanın ileri gelenlerinde katıldığı bir mahkemede gerçekleri ortaya çıkardı.
Ve böylece Şölen’in huzuruna gölge düşüren bir mesele daha Dede Korkut'un bilgeliği ile çözülmüş oldu. Şölen tüm heyecanıyla günlerce devam etti. Bu duruma da en çok obanın minik kalpleri sevindi.